Hepimizi ilgilendiren İklim Kanunu teklifi 8-10 Nisan tarihlerinde mecliste görüşüldü. Bu kanun teklifine dair, 15 STK'nın birlikte yayınladığı bazı önemli eksikleri seninle paylaşmak istiyoruz.
Bizce, İklim Kanunu'nun ana öznesi ''doğa'' değilse, bu bir iklim kanunu olamaz.
1- Kanun teklifi hazırlanırken bilim insanlarının ve iklim alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) görüşlerine başvurulmadı.
Bu yüzden teklif, iklim politikalarında, şeffaf ve denetlenebilir olmaktan uzak kalıyor.
2- Sera gazı emisyonlarını azaltmaya dair mutlak bir taahhüt bulunmuyor.
3- İklim değişikliğiyle mücadelede en önemli adım, fosil yakıtların terk edilmesi.
Teklif, kömür, petrol ve gaz kullanımının sonlandırılmasına dair bir hedef içermiyor. Azaltım yöntemi olaraksa, henüz uygulanabilirliği kanıtlanmamış, karbon yakalama ve depolama gibi teknolojiler vurgulanarak iklim değişikliğiyle mücadele erteleniyor.
4- Teklif, şirketlerin emisyon ticareti (ETS) yapmasına odaklanıyor ama gaz salınımını azaltmayı şart koşmuyor. Üstelik mevcut teklifle önerilen ''denkleştirme'' yöntemiyle şirketler gerçek emisyonlarını azaltmadan fidan dikimi gibi yollarla sorumluluktan kaçabilir.
ETS Nedir?
Emisyon Ticaret Sistemi. Her tesise bir ''emisyon kotası'' verilir (Ne kadar sera gazı salabileceği belirlenir). Eğer o sınırı aşarsa, daha az kirleten bir tesisten emisyon hakkı satın alır ya da ceza öder.
5- ETS'den elde edilecek gelirler yalnızca özel sektörün yeşil dönüşümüne ayrılıyor. Oysa iklim adaleti için, bireylerin iklim değişikliği kaynaklı mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik bir mekanizma tanımlanması ve bunun ETS aracılığıyla finanse edilmesi gerekiyor.
6- Fosil yakıta dayalı sektörlerin kademeli olarak ortadan kalkmasıyla etkilenecek çalışanların mağdur olmaması için somut bir adil geçiş mekanizması sunulmuyor.
Dilersen TBMM'nin sitesinden kanun teklifini sen de detaylı şekilde inceleyebilirsin.
Bu haliyle önemli eksikleri bulunan bu teklifin düzenlenmesi için, politika yapıcılar ve vekilleri STK'larla işbirliğine davet ediyoruz.